23 Kasım 2017 Perşembe

Amsterdam'ın karaağaçları

18 - 22 Nisan 2017 tarihinde yaptığım Amsterdam seyahatimle ilgili ilk yazıda, Amsterdam'a müthiş bir güzellik katan karaağaçları anlatmak istiyorum. 


Yazı içindeki tüm fotoğrafları üstlerine tıklayarak büyük boyutlu olarak görebilirsiniz!

Amsterdam Gezi Yazısı Burada!

"Amsterdam Müzeleri" başlıklı yazım ise şurada!

"Amsterdam Sokakları" başlıklı yazım da burada!

"Tanrı dünyayı, Hollandılar Hollanda'yı yarattı," Hollanda atasözünü buraya bırakıyorum!

Amsterdam sadece kanalları ile değil, ülke genelindeki yeşil doğası ve yaklaşık 400.000 ağacı ile de ünlü ve Avrupa'nın ağaç sayısı bakımından en zengin kenti olarak kabul ediliyor. 


Amsterdam, Nisan 2017.

Karaağaçgiller (Ulmaceae) familyasının Ulmus cinsinden olan karaağaç, Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya'daki ılıman iklim bölgelerinde yetişen, yapraklarını döken, boylu orman ağaçlarındandır. İlkbaharda yapraklarından önce açan çiçekleri (tohumları) âdeta kiremitlerin dizilişi gibi kat kat tabakalardan oluşan yumaklar şeklindedir. Çiçekler belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra dökülmeye başlar ve ağacı tamamen yapraklara bırakırlar. 


Kırmızı kepenklerin ve karaağaçların süslediği bir kanal.

Ülkemizde (şehirlerde) pek görmediğimiz bu ağaç türünden Amsterdam'da çok sayıda var. Özellikle kanalların çevresinde olmakla birlikte, şehir genelindeki karaağaç sayısı yaklaşık 75.000. Amsterdam bu karaağaç sayısı ile  2005 yılında "Elm city of Europe" (Avrupa'nın Karaağaç Şehri) olarak kabul edilmiş. Hollanda'da 1919 yılında görülen ve karaağaçların kurumasına neden olan bir mantar salgınına ve İkinci Dünya Savaşı yıllarında yakacak sıkıntısı nedeni ile yaklaşık 25.000 ağacın kesilmiş olmasına rağmen hâlen Amsterdam'ın pek çok yerini bu güzel ağaçlar süslemekte, kente ayrı bir güzellik ve değer katmaktalar.


Ön planda bir yüzen (bot) ev, arkada karaağaçlar.

Ocak-mart arasında açan pembe renkli çiçekler, nisan ayında yeşil renkli karaağaç tohumlarına dönüşüyor. Bu tohumlar da mayıs ortasında pembe renkli bir çekirdeğin olduğu sarı tonlara dönüşüyor ve "bahar karı" olarak etrafa saçılıyor, yerlere düşüyor. Bu görsel şölen her yıl  Springsnow festivali olarak kutlanıyor. 


Bisikletler, tekneler, yüzlerce yıllık tablo tadında evler ve tabii ki karaağaçlar!

Yukarıda anlatmaya çalıştığım evrelerin sonucunda ortaya çıkan "bahar karı" görüntülerinin örneklerini izlemenizi öneriyorum: video1  video2 Benim Amsterdam'da olduğum günlerde videolardaki kadar yoğun şekilde olmasa da, yine de dans edercesine düşüyordu karaağaç tohumları.


Karaağaç tohumları dallarında başka, düştüğü yerlerde başka güzel görünüyor.
Bir karaağaç dalından aldığım küçük bir parça evimde Amsterdam havası estiriyor!


Adına festival yapılan bu ağaçların dökülen tohumlarından elde edilen bir de parfüm var. Amsterdam'a giderseniz Eau'd Amsterdam (Amsterdam Suyu) adındaki parfümden alabilir ve evinize döndüğünüzde Amsterdam'ı özlediğinizde bu parfümü koklayabilirsiniz.😊 Ben, epey pahalı (50 mL'lik ambalajının fiyatı 58€) olan bu eylemi yapmayı tercih etmedim. Bunun yerine, Amsterdam'ın çalışır durumdaki yel değirmenleri ile ünlü şirin turistik köyü Zaanse Schans'a gittiğimde bir karaağaç dalından küçük bir parça aldım, şu an kitaplığımdaki en değerli objelerden biri oldu.


***Amsterdam seyahati öncesi okunacak kitap önerisi***
Ben Amsterdam seyahatim öncesinde bir Hollandalı yazarın kitabını okumak istedim ve böylece Harry Mulisch'i tanıdım, muhteşem romanını keşfettim, hatta şurada yazdım, tavsiye derim.



Sümer Özvatan
Nisan 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder